İthalat yapan perakendecilerin en büyük sorunlarından biri olan Credit Note belgelerindeki KDV ilgili son durum.
Yıllardır ithalatların KDV’si ödenerek gümrükten çekilmiş mallarına ihracatçı firmanın stok koruma, rekabet koruma, ve pazarlama destek maksatlarıyla uyguladığı Credit Note (Alacak Faturası/Dekontu) belgeleri KDV’ye tabi değildi.
Fiyat indirimlerinden farklı olarak, satış primi, ciro primi gibi durumları ise; bir hizmet karşılığı oluşmuş gelir olarak addedilmekte ve KDV’ye tabi tutulmaktaydı. Sorumlu sıfatla ödenen KDV’den de mahsup edilememekte idi.
Gelir İdaresi Başkanlığı, yayımladığı bir özelge ile ithalatçıyı zor durumda bırakacak yeni bir durum ortaya koydu. (B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.24-2260)
Buna göre;
A) İthalde alınan KDV matrahına gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin dahil olacağı, (madde 21-c)
A) Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu, (madde 24-c)
B) Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik olduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin olduğu dönem içinde düzelteceğini hüküm altına aldı. (madde 35)
Anlamak gereken
Bu açıklamaya göre fiyat farkları için KDV düzenlenir denilmemekle beraber, fiili olarak ortaya çıkan durumun Fiyat farkı faturası kesip KDV’lendirmekten bir farkı bulunmamaktadır.
Zira idare bu mükteza (özelge) ile fiyat farkı faturası kesilmesi suretiyle geçmişte yapılan ithalat işleminin vergi matrahının değiştiğini, fazladan indirilmiş KDV’nin düzeltmesinin de ‘İlave edilecek KDV’ şeklinde beyan edilmesini, ve bunun credit notu'un düzenlendiği dönem içinde olmasını kararlaştırmıştır. Ancak sorun şu ki fazladan indirilmiş KDV tutarı ithalat esnasında Gümrük İdaresine ödenmiştir.
Halen hem gümrük mevzuatında hem de vergi mevzuatında fiyat indirimlerine ilişkin KDV iadesi ile ilgili bir husus bulunmamaktadır. İthalatçı tarafından Gümrük İdaresine fazladan ödenmiş KDV’nin iadesi mümkün gözükmediğinden ithalatçıya ek maliyetler oluşturmaktadır. Ayrıca iade mümkün kılınsa dahi bunun aynı döneme denk gelmeyeceği ve uzun zaman ve emek alan inceleme ve iade süreci sebebiyle mükellefi gene zor durumda bırakacağı esastır.
Gerek operasyonel gerek vergisel, gerekse de finansal maliyeti açısından bu durum özellikle kar marjı düşük ve rekabet yüksek ithal ürünlerde, yurt dışı fiyat indirimlerine fazla stokla yakalanan ithalatçının, stoksuz rakibine karşı rekabet avantajını da kaybetmesine yol açmaktadır.
Diğer bir görüş
Bir diğer bakış açısı da ‘İlave edilecek KDV’ uygulamasının ancak yurt içi alıcı ve satıcılar arası olabileceği dolayısıyla Yurt dışından alınan Credit Note belgeleri için KDV’siz fatura kesilerek bu belgenin saklanmasının yeterli olacağı şeklindedir.
Bu görüşün ana dayanak noktası verginin ithalat işlemi esnasında Gümrük İdaresine zaten yüksek fiyattan ödenmiş olduğu, ve ‘İlave edilecek KDV’ işlemine karşılık Gümrük veya Vergi dairesinin borçlandırılmasının mümkün olmadığı şeklindedir.
Sonuç
Sonuç olarak başlanılan noktadayız ve karışıklık halen devam etmektedir, sorun ancak ek bir özelge ile detaylı açıklama suretiyle çözülmelidir. Eğer bu çözümde, KDV hususu 35. madde kapsamında ele alınacak ise aynı dönemde KDV iadesi sağlayacak bir uygulamaya gidilmelidir. Ancak bunun mümkün olmadığı da herkesin malumudur.
Yıllardır ithalatların KDV’si ödenerek gümrükten çekilmiş mallarına ihracatçı firmanın stok koruma, rekabet koruma, ve pazarlama destek maksatlarıyla uyguladığı Credit Note (Alacak Faturası/Dekontu) belgeleri KDV’ye tabi değildi.
Fiyat indirimlerinden farklı olarak, satış primi, ciro primi gibi durumları ise; bir hizmet karşılığı oluşmuş gelir olarak addedilmekte ve KDV’ye tabi tutulmaktaydı. Sorumlu sıfatla ödenen KDV’den de mahsup edilememekte idi.
Gelir İdaresi Başkanlığı, yayımladığı bir özelge ile ithalatçıyı zor durumda bırakacak yeni bir durum ortaya koydu. (B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.24-2260)
Buna göre;
A) İthalde alınan KDV matrahına gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin dahil olacağı, (madde 21-c)
A) Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu, (madde 24-c)
B) Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik olduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin olduğu dönem içinde düzelteceğini hüküm altına aldı. (madde 35)
Anlamak gereken
Bu açıklamaya göre fiyat farkları için KDV düzenlenir denilmemekle beraber, fiili olarak ortaya çıkan durumun Fiyat farkı faturası kesip KDV’lendirmekten bir farkı bulunmamaktadır.
Zira idare bu mükteza (özelge) ile fiyat farkı faturası kesilmesi suretiyle geçmişte yapılan ithalat işleminin vergi matrahının değiştiğini, fazladan indirilmiş KDV’nin düzeltmesinin de ‘İlave edilecek KDV’ şeklinde beyan edilmesini, ve bunun credit notu'un düzenlendiği dönem içinde olmasını kararlaştırmıştır. Ancak sorun şu ki fazladan indirilmiş KDV tutarı ithalat esnasında Gümrük İdaresine ödenmiştir.
Halen hem gümrük mevzuatında hem de vergi mevzuatında fiyat indirimlerine ilişkin KDV iadesi ile ilgili bir husus bulunmamaktadır. İthalatçı tarafından Gümrük İdaresine fazladan ödenmiş KDV’nin iadesi mümkün gözükmediğinden ithalatçıya ek maliyetler oluşturmaktadır. Ayrıca iade mümkün kılınsa dahi bunun aynı döneme denk gelmeyeceği ve uzun zaman ve emek alan inceleme ve iade süreci sebebiyle mükellefi gene zor durumda bırakacağı esastır.
Gerek operasyonel gerek vergisel, gerekse de finansal maliyeti açısından bu durum özellikle kar marjı düşük ve rekabet yüksek ithal ürünlerde, yurt dışı fiyat indirimlerine fazla stokla yakalanan ithalatçının, stoksuz rakibine karşı rekabet avantajını da kaybetmesine yol açmaktadır.
Diğer bir görüş
Bir diğer bakış açısı da ‘İlave edilecek KDV’ uygulamasının ancak yurt içi alıcı ve satıcılar arası olabileceği dolayısıyla Yurt dışından alınan Credit Note belgeleri için KDV’siz fatura kesilerek bu belgenin saklanmasının yeterli olacağı şeklindedir.
Bu görüşün ana dayanak noktası verginin ithalat işlemi esnasında Gümrük İdaresine zaten yüksek fiyattan ödenmiş olduğu, ve ‘İlave edilecek KDV’ işlemine karşılık Gümrük veya Vergi dairesinin borçlandırılmasının mümkün olmadığı şeklindedir.
Sonuç
Sonuç olarak başlanılan noktadayız ve karışıklık halen devam etmektedir, sorun ancak ek bir özelge ile detaylı açıklama suretiyle çözülmelidir. Eğer bu çözümde, KDV hususu 35. madde kapsamında ele alınacak ise aynı dönemde KDV iadesi sağlayacak bir uygulamaya gidilmelidir. Ancak bunun mümkün olmadığı da herkesin malumudur.